İnsan Neden Çok Yer?

Neden çok yer insan bilmiyorum, bu herkese göre değişecektir elbet. Ama kalbiyolojik anne olduğumdan beri ben neden çok yiyorum? İşte onu ben size anlatacağım.
Bazen soruyorsunuz;
Nasıldı ilk günleriniz, oğlunla?
Neler hissettin?
Neler yaptın?

İşte bu çok yeme meselesi de o günlere ait hislerimden.

İnsan psikolojisi çok tuhaf bir şey gerçekten de… Bazen olmadığı durumun içerisine kendini sokmayı o kadar iyi biliyor ki! Psikolojide bir adı var mıdır acaba? Bilen söyler belki bir gün.
Stresten mi çok yiyorum?
Yaş ilerliyor da mı çok yiyorum?
Metabolizmam mı yavaşladı? derken…


Meğer ben kendimi lohusa eylemişim ya!
Kendimi şöyle bir lohusa nazına sokayım, sütüm de olsun diye diye… Yedikçe yedim. Eee biraz da bunca yılın lohusa dönemini bekleme, kendimi lohusadan çıkmış gibi tombiş bir anne hissetme çabası da yedikçe yememe yardım etmiş olabilir..
Şimdi sokakta gören ne de fit bir anne mi desin? Göze nazara gelirim (!) Bir de “kendine bakamamış bebeğe de bakamaz” da derler… Daha neler derlerrrr!!!
Gerçi bu yargı sağlıklı beslenmeyle değişse de, genel anlamda hepimiz öyle biliriz ya hani; Lohusa çok yemeli, bebeğine güç kuvvet olmalı işte o kadar!

Biz anne olmayı bekleyen kadınlar, anne olmayı beklerken ne çok şeyler de  bekliyoruz farkında olmadan, değil mi?
Yavaş yavaş içimizde büyüyen bir minik canlıyla yavaş yavaş biz de büyümeyi, yanaklarımızın al al olduğu, “Güzelliğine de güzellik geldi” denen anları…
Saçma sapan, vakitli vakitsiz her şeyi aşerdiğimiz…
Lohusa halleriyle yenen tatlıları…
İşte bunlar biyolojik bir doğum yapacağımızı düşündüğümüz yıllarda her ay aklımızdan geçiyor. Yani benim geçti… Kendimi o haller içerisinde defalarca hayal etmiştim. Bazen bilinçli, bazen ise farkında olmadan içinde olduğum hayaller…

Ne yani bedenim doğuramadı diye mahrum mu kalsaydım lohusalıktan!
O kadarcık da kendimi şımartmasa mıydım?
Bugüne bugün, benim kalbim doğurdu! Heytt beee!!!
Ne eksiğim vardı benim, altı üstü biraz fazla yiyecektim. Bunu da yapabilirim elbet 🙂
İşte ben de hiç eksik kalmadım bu sebepten.
Kalbim doğurdu ve ben artık bir lohusaydım.
Lohusalığımı doyaaa doyaaa…
Onca yılın özlemini gidere gidere… Tatlılarla, çikolatalarla, abur cubur ne varsa yaşadım 🙂
Siz de yaşayın (!) Bebeğinize bakmak için güç kuvvet lazım ne de olsa 🙂

Ama lohusa 40 gün olur benim oldu 6 ay!
Nasıl bir lohusa kaprisiyse!!!
Hal böyle olunca da “Şekersiz 40 Koca Gün” için haydi bismillah dedim.

23 Kasım 2017

 

Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

avatar
  Subscribe  
Bildir