Ne Kadar Güzel

Çayın rengi ne kadar güzel,
Sabah sabah,
Açık havada!
Hava ne kadar güzel
Oğlan çocuk ne kadar güzel
Çay ne kadar güzel!

Orhan Veli, tercüman oldu bu akşamki hislerime de…

Dolup dolup taştığım,  son eylül akşamı.

Her anı armağan olan oğul. Kabul olmuş duam. Okumaya devam et Ne Kadar Güzel

Anne! Elimi tut.

Yıllar geçiyor… Benim evlat sevgisine hasretim günden güne büyüyor. Ve ben hiç bir yerlere sığamaz hale geliyorum.

İşte tam bu sırada geldi arkadaşımın teklifi.

“Gönüllü anne olsan!?”… Evet, neden daha önce düşünemedim ki… Birden çok yavrum olurdu. Saçlarını tararım, ninniler söylerim, bağrıma basarım… Nasıl oluyordu ki acaba gönüllü annelik?

(Gönüllü anne olmaya karar vermem, gönüllü annelik yapan bir arkadaşımın da olduğunu öğrenmem, gönüllü anne başvurum, yuvaya gidip gelmelerim ayrıca bir yazı. Ama ben sizlerle ilk günümü paylaşacağım, anneler günün anısına.)

Yine bir sabah daha olmuyordu… Sabah olmayan ne çok gün geçti şu ömrümden; kimi endişe dolu, kimi umut, kimi korku, kimi sevinç… Okumaya devam et Anne! Elimi tut.

Büyümüşsün Habersiz

Kalp ağrısı; annelik denen şey! Demedi demeyin.

Seni yatırdım yatağına ve odandan çıktım. Bensiz uyuman mümkün mü? Yatağında ne var ne yok her şeyi aşağı atmışsın. 5 dakikanın ardından dayanamadım, biliyorum ki kucağımda 5 dakikada uyuyacaksın. Ama işte bazen uyuyorsun diye, bir şansımı denemiştim.

Kucağıma aldım, her zamanki gibi sol elinin yüzük ve orta parmağını, ve tabii üzerimdeki kıyafetten de bir parça ağzına götürerek emmeye geçtin. Sana bakıyorum… Biberon emen kuzular var ya hani, daha ayaklarının üzerinde yeni duran, kımıl kımıl… İlerde kendini benim gözümden görmek istersen; bir kuzu bul biberon emen. Sen de benim minik kuzumsun anneciğim.

Kısa surede mayıştın tabii… 2 dakika gibi kısa… Ardından uzun havana başladın, “vuuııııvııııuuu” kendine ninni söyleyiş tarzı bu da! Tabii emmeyi bıraktın. Sol kol açıldı pergel gibi, yana… Bir de arada bir gülümsemiyor musun, gözlerin kapalı!
Acaba bana oyun mu yapıyorsun diye de düşünmedim değil, her ne kadar her seferinde böyle uyusan da, ne bileyim işte…
5 dakika olmadan uyudun nihayetinde. Zaten uyku saatin geldi de geçti bile, dayanamazsın hiç uykuya. Kollarımda isen, hemen uyuya verirsin.

Seni yatağına bırakacaktım, ama bir an kala kaldım karşımdaki manzarada! Okumaya devam et Büyümüşsün Habersiz

Gerçekten De Mi!

Evet, T A H A M M Ü L  E D E M İ Y O R U M!

Bazı bazı insanların, beni anlamaya çalışırken, anlarken (!), beni anlamayıp;üstüne bir de kalbimi un ufak etmesine hiç tahammül edemiyorum.
Beni gerçekten anlamanız mümkün değil, sadece anlamaya çalışırsınız. Ama görüyorum ki bu çabanız bile, sadece anlamak istedikleriniz yönünde.
Hiç bir zaman benim yaşadıklarımı yaşamadıkça tam anlamıyla beni/bizi anlamanız mümkün o l m a y a c a k .
Ben de sizi  anlayamayacağım! Çünkü ben biyolojik yollarla çocuk sahibi olup, hatta ve hatta ‘istemiyorduk, kazaydı, bittim, öldüm’ demediğim ve üzerine de bir tanıdığımın kalbiyolojik bir evlat sahibi olduğu haberini almadığım için bu da pek mümkün görünmüyor.
Her ortaya bir şeyler attığınız da, “evet bilmiyor, yavaş yavaş öğrenecek;benim de bir anne olduğumu, anlayacak. Anne/baba olma işinin; özü, üveyi, gerçeği, sahtesi, kendisinin, başkasının kelimelerden sıyrılmış olduğunu gerçeğini kavrayacak” diye, kendimi teselli ediyorum;sabırla size hala gülümseyerek Okumaya devam et Gerçekten De Mi!