Sen nesin?

Elindeki odun parçası mı?
Onu Pırnarlı Adası ‘na gittiğimizde deniz dibinden çıkardım. Gördüğüm gibi vuruldum. Ooo, nasılda güzel hayata katarım, ondan neler neler yaparım, dedim;
Kapı arkası askılık mı olsa; farklı objeler bağlayıp duvara mı assam…

 

Bir iki gün geçti, güneşte kurudu. Kuruyunca cilası gitmiş de özü kalmış gibi oldu.
Ama güneş sadece suyunu değil canını da aldı sanki… Kurumak yaramadı ona, kurudukca hassaslaştı. Ne askılık olacak hali kaldı, ne de duvarda obje taşıyacak… Bu kadar yük ona fazlaydı, net…

Denize geri vermeye de kıyamadim;sevdim işte…
En saf, en masum haliyle bir kaç gün daha bakıştık…

Sonra oğlum farketti, aldı eline; biraz at oldu, biraz eşek…
Kedi, köpek, kurt, tırtıl, ayı, yengeç, araba, tren, traktör de olmuşluğu var.
Saatler günleri kovaladı oyun yarışında. Hergün birkaç saatini onunla geçirir oldu. Oğlumun elinde yeniden hayat buldu sanki…

En son bir misina ve denize batması için de kurşun bağladık ucuna, nurtopu gibi bir olta oluvermesin mi? Kırmızı balık, deniz anası, köpek balığı, yengeç falan yakalıyor(muş). Arada bize de izin veriyor denizden birşeyler tutmamız için, sağolsun.

 

Bir gün, elinden kayar da denize düşer diye ödüm kopuyor. Ne yapar karanlık diplerde… Bir daha ne zaman ve kim ona oğlumun verdigi değer biçer ki… Belki de can bulduğu yer orasıdır, onu da bilmiyoruz ya…
Birçok oyuncağın katacaklarını tek başına üstlenmek kolay değil ne de olsa…
Gitmek isterse de birgün; tutamayız, gider…

Şimdilik birbirimizin küçük hayatlarına dokunmaktan mutluyuz. Anı yaşamaya; daha çok anı biriktirmeye çalışıyoruz. Yapabileceğimiz en iyi şey de bu sanırım.

Anı yaşa
Evlat edinin
Koruyucu aile olun

Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

avatar
  Subscribe  
Bildir