KIZIM

Küçük ama hamamlar gibi mermer kaplı bir banyo; seni yıkıyorum. Saçların, ellerimin arasında… Yüzünü tam görmüyorum. Sonra bir havlu getiriyorum; ipekten sanırım, yumuşacık… Seni nelere saracağımı şaşırmış durumdayım. Sonra kucaklayıp, sol omuzuma yaslamış şekilde, üşümeyesin diye, odaya götürüyorum.

Odanın ahşap eski bir kapısı var;  oymalı, desenli, koyu kahve rengi;antikaya benziyor. Kapı;aydınlık, beyaz giydirilmiş bir odaya açılıyor. O an yüzüme öyle güzel bir akşam üstü güneşi vuruyor ki, içim huzur doluyor. Odanın pencereleri üç tane; ikisi  demir karyolalı, beyaz örtülü yatağın tam karşısındayken bir diğeri de solunda;minik ahşap pencereler. Kar beyaz kumaş perdelerinin alt kısmını, el işlemesi beyaz dantellerin süslediği;dantellerinin çiçek desenli olduğu; arada da en sevdiğim renklerden – mordan- çiçeğin katlarının geçilmiş olduğu bu perdeler, odanın en göz alıcı ışıltısı konumunda; camın yarısına kadar inmiş;göz kırpıyor. Alt tarafındaki saksılarda rengarek çiçekler;menekşe olabilir, tam ayrımına varamıyorum.

O kadar güzeller ki! Bu oda benimmiş, ben de o an öğreniyorum;sevinç içerisinde…